Bu Melih Kibar'ın
Yadigar'ının bir kritik yazısı değil. Haddim değil onun yapıtlarını eleştirmek.
Müzik konusunda bir otorite falan değilim ki... Elimden daha iyisi gelmiyorsa,
olumlu olumsuz eleştirmeye kendimi memur görmüyorum. Sadece bu kusursuz, bu
mükemmel albümün halktan biri olarak bana hissettirdiklerini ve
düşündürdüklerini sizlerle paylaşmak istedim.
Bazı düşünürlere göre her akşam, bazı düşünürlere göre yılda ya da
beş yılda bir yaşadıklarımızı gözden geçirmek, üzerinde düşünmek, yeniden
değerlendirmek tekamülümüzü oldukça arttırır ve bu sadece insana özgü bir
şeydir. Melih Kibar şarkının dediği gibi "Bugünkü aklıyla" üzerinden
geçmiş yaşadıklarının. Ve devliğinin üzerine daha da çoğalmış, çoğalmış,
çoğalmış.
Ben her şeyi ilk gördüğü gibi bulmak isteyen bu anlamda tutucu bir
insanım. Eski bir şarkının yeni düzenlemesini ya da yorumunu mutlaka önyargıyla
dinlerim ve yine mutlaka beğenmem. O şarkı orijinal haliyle anımsatacaktır bana
geçmişimi, yeni düzenleme ise başka bir şarkı gibi olacaktır benim için.
Yadigar albümünü alırken bu önyargılarım yoktu bile. Melih Kibar adı benim için
yeterliydi. O ad kalite, emek, titizlik, deha demekti benim için. Her nota için
bir uykusuz gece geçirdiğine eminim.
Size de öyle mi oluyor? Melih Kibar’ın müziğini dinlerken
senfonik bir klasik müzik
parçasını dinliyormuşum gibi.
Enstrümantal olarak da öyle güzel ki sanki sözler onun sihrini bozacak. Yani Melih Kibar’ın müziği sözden uzaktayken de konuşuyor. Melih Kibar’ın müziklerine
söz yazmak bence dünyanın en zor işlerindendir. Ama bir tek, bir tek Çiğdem
Talu o notaların değerini anlamış
bence. Rahmetli Çiğdem Talu o notalardaki insan duygularını öyle güzel
yakalamış ki… İnsanın bütün duygularını… Bir resme bakarken yılları saymasını,
yıldızlar kayarken bir telaş duymasını, şehri öyle başıboş gezmeyi, evlerin
ışıkları bir bir yanarken bizim içimizdeki karanlığı ve kendini yalniz
duyumsamayı, dün akşam onu düşünmeyi…
Melih Kibar‘ın, 70'li yıllarda dinlediğimiz şarkıları yeniden
yorumlayanları seçerken, hiçbir şeyi tesadüfe bırakmadığını göreceksiniz.
Sevdan Olmasa Candan Erçetin'e, İşte Öyle Bir Şey Yaşar'a, Rüya Yeşim Salkım'a,
Bu Gece Demet Sağıroğlu'na, Bir de Bana Sor Emre Altuğ'a, Seni Seviyorum Sibel
Gürsoy'a öyle yakışmış ki... İşin tekniğinden anlamam ama kaliteyi hissetmemek
mümkün değil. Müzisyenler, yorumcular sadece ruh, yürek değil galiba doğru bir
işin coşkusunu da katmışlar albüme. Onlara aynı coşkuyla katılmamanız mümkün
değil.
Enstrümantal şarkılar sizi bir bulutun içine alıp zaman zaman
dolaştıracak. Tam anlamıyla mest olacaksınız ve biliyorum "Mesaj"ı da
alacaksınız. "Belkıs Hanım'ın Konağı"nı dolaşacak, bir babanın
"Yadigar"ını aynı değeri verip siz de saklayacaksınız. "Çoban
Yıldızı" size de yol gösterecek, lise yıllarına gideceksiniz "Hababam
Sınıfı"yla.
Albümde Melih Kibar'ın eserlerinin öykülerini de okuyacaksınız. Böyle bir projede yer almanın ne
muazzam bir şey olduğunu düşüneceksiniz.
İnsan yaratıcılığının sonsuzluğunu da… Bu ülkede doğru değer bulmuyor
diyenleri haksız çıkaracak bir doğru bu albüm. Gençliğini, çocukluğunu anımsamak isteyenler, henüz
genç olup Melih Kibar'ı pek bilmeyenler bu albümle çok kuş avlayacaklar.
Gülşen Uslu