Radyonun serüvenini yazmakla başladığım
araştırmacı misyonumu cazla devam ettiriyorum. Radyoyu yazmak bence gerekliydi.
Geniş kitlelere müziği, müzik çeşitliliğini ulaştırmıştı radyo. Müzik zevkini
çoğaltmış ve müzik kültürüne, literatürüne katkıda bulunmuştu. Birçok ismin
başlangıcında radyo vardı. Sonra
Tangolar’ı, Türklerde Müziğin Tarihçesi’ni araştırdım. Derken
Müzikaller... Meraklısı için ansiklopedilerden ve Guiness Rekorlar Kitabından
derlediğim müzikle ilgili notlar. Şimdi ne yapmalıyım derken, Kantolar ve Caz
ile ilgili bilgiler toplamaya başladım. Sonrasında da doğuş serüveniyle Rock
müziğini yazmayı deneyeceğim. İşte cazın öyküsü:
16. yüzyılda kölelikle Afrika’dan
getirtilen zencilerin -özellikle Güney Amerika’dakilerin- Afrika özlemlerini,
acılarını dile getirdikleri şarkılarla -ilkel anlamda- caz başlıyor.
İç
savaş döneminde 19. Yüzyılda New Orleans’da zenciler o güne kadar müziksiz,
insan sesiyle ve emprovize yani doğaçlama söyledikleri
caza çalgılar ekliyorlar.
Yine
bu tarihlerde beyazlar da bu müziğe el atıyor ve caz ilk halinden çok şey
kaybediyor.
1880’de cazda nefesli sazlar
kullanılıyor.
Bu tarihten sonra usta Big Band’lar
yetişiyor: Bunların en ünlüleri trompet ustası olarak Louise Armstrong, King
Olivers, Buddy Bolden, trombonda Kid Ory, klarnetde Jonny
Dodds, saksafonda Sidney Bechet, Bud Freeman, kontrbasda Pops
Foster, davulda Gene Crupa, George Wettling, piyanoda Joe
Sulllivan.
Caz, 1. Dünya Savaşı sırasında
Chicago’ya taşınıyor. Bu dönemde solistlik öne çıkıyor.
1917’de Original Dixiband Jazz adlı topluluk
ilk caz plağını dolduruyor.
1929’da Amerika Ekonomik Bunalımı’ndan
sonra 1930-40 arası, hafif müzik ortaya çıkıyor ve Swing denilen çağ başlıyor.
Swing cazda, vuruşlarda bir tür gerilme ve gevşeme dizini görülür. Duke
Ellington, Cootie Williams, Bubber Miley, Lawrence Brown, Burney Bigard gibi isimler
swing’in ünlüleri oluyor. Duke Ellington’a kadar (1899-1974) hiçbir cazcı
tınıya değer vermemişti.
Harlem ve Minton gibi bölgelerde combo
denilen tür ortaya çıkıyor. Dizzy Gillespie, Charlie Parker, Thelonius Monk,
Kenny Clark, Lester Young, Joe Jones, Fredie Green, Olckie Well gibi büyük
isimleri dünya tanıyor.
40’larda şekillenen coolcaz ise 50’lerle
asıl anlamını buluyor. Doğaçtan çalmalar hala sürüyorsa da artık ana bir plan
doğrultusunda çalınıyor. Bu dönemin unutulmazları ise Miles Davis, Lee
Konitsz, Stan Getz, Lennie Tristano oluyor.
60’lara gelindiğinde Free Jazz, Afro
Jazz, Latin Jazz türleri ortaya çıkıyor. Latin cazın ustası olarak Antonio
Carlos Jobim sivriliyor.
1917’den 60’lara kadar yapılan her tür
caza klasik caz demek doğru olur. Cazın bu tarihler arasında, yani en başından
beri kaydedilmiş olması büyük şanstır.
Cazda çağdaş eğilimler Miles Davis ve Milestones ile başlar (1958).
1960’da John Coltrane My
Favorite Thing’le Ornette Coleman Free Jazz’la cazın dilini yenilemeyi
sürdürürler.
1986’ya gelindiğinde Miles Davis’in
yaptığı Tutu albümüyle Jazz-Rock resmen başlamıştır.
Cazın üç ana özelliğinde fikir
birliğinde bulunur tarihçiler: Sesin işlenişi, ritmin vuruşu ve doğaçlama.
Cazda şaşmaz bir ritm duygusu vardır.
Kalp atışına benzer. Öyle ki ritmik vuruşlar duygusal gerilimi arttırdıkça
arttırır.
TÜRKİYE’DE CAZ
Saffet Gündeğer, 1968’de Okay
Temiz’le birlikte caza başlıyor. Türk Benny Goodman’I, Turkish Coltrane
diye lanse ediliyor.
Ama serüven ondan çok önce 1921 yılında
başlıyor. Leon Avigtor cazı ilk kez Türkiye’ye getiriyor. Tromboncu
Haçaduryan ve gitarcı Fazıl Abraham’la birlikte kurdukları grupla
1921’den 1934’e kadar caz yapıyorlar. 1943’de Leon Avigtor bir orkestra
kurup caz yapmaya devam ediyorsa da orkestra 1946’da dağılıyor.
1944 yılında bazı kulüpler canlı caz
yapıyorlar. Fransa’dan geldi diye duyurdukları şarkıcı Rüçhan Çamay’dan başkası
değildir.
40’lı 50’li yıllarda İstanbul Radyosunda
caz programları bulmak mümkündür. Klarnetçi Mehmet Akter küçük
topluluğuyla caz programları yapmıştır. İsmet Sıral, Arif
Mardin’in müziğini çalarak modern cazı Türk dinleyicilerine tanıtmıştır.
1944’de Halil Bedii Yönetken Ankara Radyosunda ilk plaktan caz
programını yapmıştır. 50’lerde radyolarda caz programları hazırlayanlardan biri
de Erdem Buri’dir ki eşi Tülay German ilklerin şarkıcısıdır; bu nedenle caz
söylemiştir. 1958’de Ankara Radyosunda Erol Pekcan Orkestrası (Korno Melih
Gürel, Kontrbas Selçuk Sun, Piyano Nejat Cendeli) günün popüler
caz parçalarını icra etmektedirler. Ayrıca Selçuk Sun ve Melih Gürel’le
birlikte kulüplerde de trio olarak çalmışlardır.
1947’de bir grup ortaya çıkıyor:
Piyanoda İlham Gencer, kontrbasda Cüneyt Sermet ve gitarda Turhan.
1951’de 14 kişilik bir caz orkestrası
kuruluyor: Piyanoda Arif Mardin, alto saksafonda Faruk Akel, tenor
saksafonda İsmet Sıral, trompette Dikran Haçaduryan, trombonda Gurdik ve basta Cüneyt
Sermet.
1953’de İsmet Sıral ve Cüneyt Sermet
başka bir orkestra kuruyorlar. Orkestranın solisti Sarah Vaughan’ın söyleyişine
yakın caz söyleyen Sevinç Tevs. Sevinç Tevs daha sonra Amerika’ya gidip
kulüplerde caz söyleyip plaklar doldurmuştur.
1955’de 1 saatlik caz programları
radyolardan yayınlanmaya başlar. İlham Gencer, Faruk Akel orkestrası, İsmet
Sıral Orkestrası bu programlarda dönüşümlü çalarlar. İsmet Sıral’ın
orkestrasında piyanoda Nejat Cendeli, davulda Vasfi Uçaroğlu, basta Aydemir
Mete, trombette Müfit Kiper gibi isimler vardı. Faruk Akel orkestrasında ise
alto saxta Faruk Akel, piyanoda Bülent Önal, prompette Miflon Tıkıryan,
bateride Zeki Akartürk vardı.
Süheyl Denizci Orkestrası, Tuna Ötenel,
Metin Gürel, Ayhan Yünkuş, Muvaffak Talay, Emin Fındıkoğlu, Neşet Ruacan
Türkiye’de cazı devam ettirip caza olan ilgiyi arttırıyorlar.
1 Mart 1955’de bir balo tertip edilir.
Baloya şu isimler çağrılır: Ayten Gencer (Alpman), İlham Gencer ve arkadaşları,
Armağan Şenol ve orkestrası, Faruk Akel ve orkestrası, Fehmi Ege Orkestrası,
Henny Vasilaki, İbrahim Solmaz Orkestrası, İsmet Sıral ve orkestrası, Semih
Argeso ve orkestrası, Sevinç Tevs, Nihat Baysal ve arkadaşları, Taki Çelerini
ve arkadaşları, Şevket Yüce ve arkadaşları, Necdet Koyutürk ve arkadaşları,
Necip Celal ve arkadaşları, Kervansaray Orkestrası ve Park Otel Orkestrası. Bu
orkestralar mambo, ça ça, caz çalmışlardı.
Bu isimlerin yaptıkları müzik ne olursa
olsun, halk klasik müzik dışındakilere “caz geldi” muamelesi yapmıştır.
Nino Varon ve Erol
Pekcan birlikte bir albüm hazırlamışlardır. Bu plağın adı: Jazz
Semai’dir. Türkiye’de hazırlanıp yayınlanmış diğer caz plaklarından bazıları
şunlardır: Gürol Ağırbaş Bas Şarkıları I ve II, Barbaros Erköse Cazname, Erhan
Oğur Bir Ömürlük Misafir, Nilüfer Ruacan Mana, Okay
Temiz Derviş, Fishmarket, yine Okay Temiz ve Aka
Gündüz Kutbay’ın birlikte hazırladıkları Zikir, Osman İşmen Jazz Eastern, Tuna
Ötenel Voyager, Sometimes, Önder Focan Boğaz’da,
Erken, Sekiz .
Gülşen Uslu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder