Kapı çalıyor. Açamayacağım. Yirmi saattir başım yastıkta. Çocukluğumdaki
kedim gibi gözlerimi sadece yorgunca aralıyorum. Yerimden kalkmak işkence. Her
kasım ağrıyor. Hayır, yeltenmiyorum zaten. On saat önce telefon çaldığında
yeltenmiştim, başaramamıştım.
Çocukluğumdan beri o geleneksel yaşamları sevdiğimi biliyorum. Büyükbabalar,
büyükanneler, halalar, teyzeler, enişteler, kuzenler, amcalar, dayılar büyük
bir evde birlikte yaşıyorlar. Benim hiç böyle bir yaşantım olmadı. Bir anne,
bir baba ve kardeşler sadece. Güzeldi. Küçük, sorunları olan ama sevgi dolu bir
aileydik. Derken dağıldık. Okul, iş, askerlik, evlilik...
Kapı çalıyor. Belki bir satıcı ya da bir dilenci... Ya da bir komşu...
Başım!
Kalabalık aileleri severdim ama tezattır belki yalnızlığı da
severdim. Hep kendi odam olsun isterdim, yalnız kalıp kitap okuyup müzik
dinleyebileceğim bir oda. Olmadı. Şimdi bir evim var ve evde yalnızım. Kapıyı açacak
kimse yok.
Çok uzun zamandır gözümü heyecanlı bir güne açmıyorum. Yorgunum.
Peşpeşe, sevdiklerimin hastalıkları, hastaneler, koridorlar, sandalye üstünde
sabahlamalar... Herkese, her şeye yetişmek telaşım... Kırkbeş kiloya düşen
babamın görüntüsü, Azrail'in etrafımızda gezinmesi, kardeşim dediğim dostlarımın
ameliyatları... Yorgunum, pisim, hastayım.
Kapıdaki ısrarlı. Evde olduğumu bilen biri... Karnım aç. Evde
ekmek yoksa gidip alacak halde değilim. Esasen mutfağa gidip ekmek var mı diye
bakacak halde de değilim. Tatlı Cadı gibi burnumu oynatabilsem, yemek gelse şuraya.
Anneme ihtiyacım var. Ona sığınmak, kucağında doyasıya ağlamak isterdim. Tüm
isteyip de elde edemediklerim için. Ama yapamam. Üzülür, kahrolur. O beni hep güçlü
görmüştür. Hep o bana sığınmış, kucağımda ağlamıştır. Ben hiç...
Annem, derdime derman değilsin şu anda. Yine de burada olsan, en
azından kapıyı açardın, bana yiyecek bir şeyler getirirdin.
Kapı çaldıkça kendimi çaresiz hissediyorum. Acınacak bir haldeyim.
Resmen inliyorum. Parmağımı bile oynatamıyorum. Nasıl yalnızlık duyuyorum. Nasıl
da boş geliyor her şey. Tüm çabalarim, emeklerim bile... Tüm bedenimle yanında
olduklarım nankör. Kimse yok işte yanımda. Şu kapıyı açmaya kimse yok. Şu lanet
kapıyı... Herkesin işi var. Herkes meşgul. Tek boş, tek tembel benim. Beni ne
zaman çağırsalar, onlara koşuyorum. Elimdeki iş ne olursa olsun bırakıp
gidiyorum. Kimse yok işte, elindeki işi bırakıp yanıma gelecek.
Kalbim kırık, nasıl da parça parçayım. Parçalarım dökülüyor bir
bir yere. Puzzle'ın parçaları dökülüyor da resim dağılıyor gibi. Ellerim aktı,
kollarım, omuzlarım. Sadece başım var, ağrıyan başım. Gözlerimi yumuyorum yine.
Gözkapaklarım minnet duyuyor bana. Sadece bir baş olarak yastığın üstünde yatıyorum.
Kapıdaki gitti galiba. Belki de kapıda biri hiç yoktu. Belki kapı
bile yoktu. Karnım aç. En az otuz saattir bir şey yemedim. Biraz su olsa... Güzel,
sarı, kütür kütür bir elma... Şu anda her şeyden önemli bu elma. Tüm dostlarımdan,
ailemden, hatta sevdiğimden.
Sevdiğim, yirmi saattir sanrılar içinde burada yatıyorum, bu çek
yatın üstünde ve seni hiç düşünmüyorum. Elmayı düşünüyorum. Karnım aç.
Biliyorum, seninle evlenmeyeceğiz. Aynı evde yaşamayacağız hiç. Kendi kalabalık
ailemizi oluşturamayacağız. Sana, göklerdeki bir mahkemenin beni ömür boyu yalnızlığa
mahkum ettiğini anlatmış mıydım? Suçum mu? İnsan olmak sanırım.
Sevdiğim, seninle hiç aynı evde çok olamayacağız biliyorum. O
kadar dünyalısın ki... Sahte ve sanal bir dünya için yanımda değilsin. Kapım hiç
senin tarafından çalınmayacak biliyorum. Hiç gelmeyeceksin. Üstelik
anlamayacaksın bile. O kadar çok çalışıyorsun ki, bir insan, bir erkek olduğunu
unutuyorsun çoğu zaman. Duygularını tartacak zamanın yok. Seni beklediğimi düşünecek
zamanın yok. Bencil, haris, isteyen bir sevgim yok. Böyle bir zamanda, böyle
bir sevginin artık olmadığını hele de o içinde bulunduğun sahte ve sanal dünyada
olmadığını kavrayacak zamanın yok.
Yorgunum. Gözlerimi tekrar açsam, belki artık bu oda, bu dünya, bu
can da yok. Çünkü hiç ümidim yok. Çünkü dökülüyorum. Çenem, burnum, gözlerim...
Sadece beynim kımıldıyor yastığın üstünde. Ağrıyan beynim.
Gülşen Uslu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder