11 Mayıs 2012 Cuma

YASTIKTA BAŞIM

Kapı çalıyor. Açamayacağım. Yirmi saattir başım yastıkta. Çocukluğumdaki kedim gibi gözlerimi sadece yorgunca aralıyorum. Yerimden kalkmak işkence. Her kasım ağrıyor. Hayır, yeltenmiyorum zaten. On saat önce telefon çaldığında yeltenmiştim, başaramamıştım.

Çocukluğumdan beri o geleneksel yaşamları sevdiğimi biliyorum. Büyükbabalar, büyükanneler, halalar, teyzeler, enişteler, kuzenler, amcalar, dayılar büyük bir evde birlikte yaşıyorlar. Benim hiç böyle bir yaşantım olmadı. Bir anne, bir baba ve kardeşler sadece. Güzeldi. Küçük, sorunları olan ama sevgi dolu bir aileydik. Derken dağıldık. Okul, iş, askerlik, evlilik...

Kapı çalıyor. Belki bir satıcı ya da bir dilenci... Ya da bir komşu... Başım!

Kalabalık aileleri severdim ama tezattır belki yalnızlığı da severdim. Hep kendi odam olsun isterdim, yalnız kalıp kitap okuyup müzik dinleyebileceğim bir oda. Olmadı. Şimdi bir evim var ve evde yalnızım. Kapıyı açacak kimse yok.

Çok uzun zamandır gözümü heyecanlı bir güne açmıyorum. Yorgunum. Peşpeşe, sevdiklerimin hastalıkları, hastaneler, koridorlar, sandalye üstünde sabahlamalar... Herkese, her şeye yetişmek telaşım... Kırkbeş kiloya düşen babamın görüntüsü, Azrail'in etrafımızda gezinmesi, kardeşim dediğim dostlarımın ameliyatları... Yorgunum, pisim, hastayım.

Kapıdaki ısrarlı. Evde olduğumu bilen biri... Karnım aç. Evde ekmek yoksa gidip alacak halde değilim. Esasen mutfağa gidip ekmek var mı diye bakacak halde de değilim. Tatlı Cadı gibi burnumu oynatabilsem, yemek gelse şuraya. Anneme ihtiyacım var. Ona sığınmak, kucağında doyasıya ağlamak isterdim. Tüm isteyip de elde edemediklerim için. Ama yapamam. Üzülür, kahrolur. O beni hep güçlü görmüştür. Hep o bana sığınmış, kucağımda ağlamıştır. Ben hiç...

Annem, derdime derman değilsin şu anda. Yine de burada olsan, en azından kapıyı açardın, bana yiyecek bir şeyler getirirdin.

Kapı çaldıkça kendimi çaresiz hissediyorum. Acınacak bir haldeyim. Resmen inliyorum. Parmağımı bile oynatamıyorum. Nasıl yalnızlık duyuyorum. Nasıl da boş geliyor her şey. Tüm çabalarim, emeklerim bile... Tüm bedenimle yanında olduklarım nankör. Kimse yok işte yanımda. Şu kapıyı açmaya kimse yok. Şu lanet kapıyı... Herkesin işi var. Herkes meşgul. Tek boş, tek tembel benim. Beni ne zaman çağırsalar, onlara koşuyorum. Elimdeki iş ne olursa olsun bırakıp gidiyorum. Kimse yok işte, elindeki işi bırakıp yanıma gelecek.

Kalbim kırık, nasıl da parça parçayım. Parçalarım dökülüyor bir bir yere. Puzzle'ın parçaları dökülüyor da resim dağılıyor gibi. Ellerim aktı, kollarım, omuzlarım. Sadece başım var, ağrıyan başım. Gözlerimi yumuyorum yine. Gözkapaklarım minnet duyuyor bana. Sadece bir baş olarak yastığın üstünde yatıyorum.

Kapıdaki gitti galiba. Belki de kapıda biri hiç yoktu. Belki kapı bile yoktu. Karnım aç. En az otuz saattir bir şey yemedim. Biraz su olsa... Güzel, sarı, kütür kütür bir elma... Şu anda her şeyden önemli bu elma. Tüm dostlarımdan, ailemden, hatta sevdiğimden.

Sevdiğim, yirmi saattir sanrılar içinde burada yatıyorum, bu çek yatın üstünde ve seni hiç düşünmüyorum. Elmayı düşünüyorum. Karnım aç. Biliyorum, seninle evlenmeyeceğiz. Aynı evde yaşamayacağız hiç. Kendi kalabalık ailemizi oluşturamayacağız. Sana, göklerdeki bir mahkemenin beni ömür boyu yalnızlığa mahkum ettiğini anlatmış mıydım? Suçum mu? İnsan olmak sanırım.

Sevdiğim, seninle hiç aynı evde çok olamayacağız biliyorum. O kadar dünyalısın ki... Sahte ve sanal bir dünya için yanımda değilsin. Kapım hiç senin tarafından çalınmayacak biliyorum. Hiç gelmeyeceksin. Üstelik anlamayacaksın bile. O kadar çok çalışıyorsun ki, bir insan, bir erkek olduğunu unutuyorsun çoğu zaman. Duygularını tartacak zamanın yok. Seni beklediğimi düşünecek zamanın yok. Bencil, haris, isteyen bir sevgim yok. Böyle bir zamanda, böyle bir sevginin artık olmadığını hele de o içinde bulunduğun sahte ve sanal dünyada olmadığını kavrayacak zamanın yok.

Yorgunum. Gözlerimi tekrar açsam, belki artık bu oda, bu dünya, bu can da yok. Çünkü hiç ümidim yok. Çünkü dökülüyorum. Çenem, burnum, gözlerim... Sadece beynim kımıldıyor yastığın üstünde. Ağrıyan beynim.

Gülşen Uslu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder