Rock and Roll denilen müzik, aslında bir
plan sonucu doğmamıştı. Bir süreç sonunda ortaya çıkmıştı.
Kökeni siyahi müziğin geleneğine
dayanır. Kölelikte yarattıkları caz müziği, yirminci yüzyılda blues’a
dönüşmüştü. O serüveni size CAZ başlıklı yazımda anlatmaya çalışmıştım. Afro
Amerikalılar bu tınıları kendi özgün armonileri içinde eritmişlerdi.
20. yüzyılda teknolojik müzik başladı ve
popüler müzik yaygınlaştı. Plağın ve radyonun bulunuşuyla müzik daha çok
dinleyiciye ulaştı. Sanatçılar birbirini etkiledi ve yeni arayışlar
denendi.
1930’lara gelindiğinde, müzikte
nakaratlar ön plana çıkmıştı. Swing caz denilen türün içinde ilk Rock and Roll
etkileri görülmeye başlamıştı.
40’lı yılların başında Charlie Christian
elektro gitarı, Lionel Hampton gibi caz müzisyenleri de nakaratları kullanmaya
başladılar.
II. Dünya Savaşı sonrasında küçük
gruplar, triolar doğdu. Bu grupların bağıran vokalleri vardı. Bu Jump Blues
denilen türü doğurmuştu. Bu türün aslında Rock müziğinin başlangıcı olduğu
“Rock and Roll’un İlk Plağı Hangisidir?” adlı kitapta da tartışılmıştı. Rock’un
1945-50 arasındaki müziklerin ritm ruhuna sahip çıkan bir tür olduğu, bas
gitar, elektro gitar, bateri ve buna eklenen çalgılarla yapıldığı saptanmıştır.
Savaş sonrası kuşağı gençlerinin
dergileri, radyoları, motosikletleri, deri ceketleri, gitarları ve rock
müzikleri özgürlüğü temsil ediyor gibidir.
Bu dönemde şarkı söyleyen Jackie
Brenson, Bill Halley, Lloyd Pirce, Hank Ballard, Fast Domino gibi isimler Rock
müziğe katkılarını sürdürdüler. 1954 yılına gelindiğinde Rock şarkıları müzik
listelerindedir artık.
Alan Freed, Rock’un isim babası kabul
edilir. Sallan, yuvarlan anlamındaki Rock and Roll, dans, parti, eğlence
anlamını taşıyordu.
1955’de Bill Halley’in söylediği “Rock
Around the Clock” parçası listelerde 1 numaradır. Arkasından da Little Richard
ve Chuck Berry gelmektedir.
1956 yılında Elvis Presley tanındı ve
Heartbreak Hotel ile bir numaraya yükseldi. Rock müziğini uluslararası
sahnelere taşıdı ve Rock’un unutulmazlarından oldu. Elvis şarkıları geleneksel
kafiye esaretinden ve Rock şarkıcıların vücutlarını sakin duruştan kurtarmıştı.
Sonraki yıllarda literatürde 5 zenci
şarkıcı diye anılan Ray Charles, James Brown, Little Richards, Otis Redding ve
Jimi Hendrix, rock’u yumuşatıp soul müziği üretip yaygınlaştırmışlardı.
60’larda İngiltere’de Beatles ortaya
çıkmış, tüm dünya gençliğinin simgesi olmuştu.
Fransa’da ise Jonny Hallyday elektro
gitarıyla geleneksel “Fransız şansonu”nu ortadan kaldırıyor, tüketim toplumu
kültürünü başlatıyordu.
Artık tüm dünyada Rock toplulukları ve
solistleri ortaya çıkmıştır. Bunların en ünlüleri: AC/DC, Bee Gees, David
Bowie, Phill Collins, Genesis, Nina Happen, Michael Jackson, Elton John, Quinsy
Jones, Janis Joplin, Mick Jagger, Police, Prince, Diana Ross, Bruce
Springsteen, Simon and Garfunkel, Cat Stevens, Supertramp, Tina Turner, Who ve
U2’dur.
Günümüzde 1950’li yıllardaki Rock and
Roll’dan uzaklaşılmıştır artık. Pop, funk, disko, new-wave, rap, hard-rock gibi
tarzlara bile toptan Rock denilir olmuştur.
Gülşen Uslu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder