22 Şubat 2012 Çarşamba

"TOP YİNE AUTA ÇIKTI"

Bazen uzun bir öykü anlatırsınız. Öyle güzel, öyle tiyatral anlatırsınız ki, dinleyicileriniz ağzı açık ve hayranlıkla sizi dinliyorlardır. Gözlerindeki merak, iyi bir öyküyü dinliyor olmanın hazzını duyduklarına dair ışıltılar sizi gururlandırır. Öykü iyiden iyiye ilerliyordur. Sonuna yaklaşıyorsunuzdur artık. Şimdi merakları iyice artırıp sonra vurucu bir cümle kurup öyküyü noktalamanızın zamanıdır.  Ama yaptığınız yanlış bir mimik ya da kurduğunuz yanlış bir cümle her şeyin sonunu getirir. Kekelersiniz, öyküyü uzatırsınız, toparlayamazsınız, kendinize güveninizi kaybedersiniz ve tabi artık öykü etkisini yitirmiş, büyü bozulmuştur.

Alkış az olur. Dakikalardır hatta saatlerdir mükemmel gittiğinizi kimse farketmemiş, kimse buna prim vermemiştir. Herkesin yüzünde yarım kalmış bir hazzın düşkırıklığı, "Eh!" gibilerinden sözler duyarsınız.

İçinizden şöyle geçirirsiniz: "Top yine auta çıktı."

Yeni bir çevreye girersiniz. Karizmatik ve şık bir görüntünüz vardır ve hemen kabul görürsünüz. İyi başlarsınız, muhteşem devam edersiniz. Günün birinde bir küçük sürç-ü lisan yapar, ahengi bozarsınız. Düşünürsünüz: "Beni biri engelliyor ama kim?" Bilinçaltınız mı? Mistik güçler mi? Kader mi? Beyniniz kıskanç da sizi kimseyle paylaşmak mı istemiyor! Hep ve daima kendinize mi ait olmanızı istiyor! Neden bir satranç oyununda olduğu gibi, ilk taşlarınızı doğru oynamış, zafere yaklaşmışken tıkanıp mat olmuşsunuzdur. Üstelik mat olmanızın sebebi de karşısınızdaki oyuncunun ustalığı değildir ha! Tamamen sizin beyinsel tıkanıklığınızdır buna neden. Hani tiyatrocuların trak dediği şey.

"Top yine auta çıktı."

Aşık olursunuz. İlk bakış tam yerinde ve kararında. Ne çok uzatıp karşınızdakini sıktınız ne gözlerinizi hemen kaçırıp, karşınızdakini "beni beğenmedi" duygusuna sürüklediniz. Gülümseme de tam kıvamında... Ne az, hiçbir şey vaat etmeyen; ne çok, çok şey vaat eden... İlk buluşma mükemmel. "Ben aslında..." diye başlayan bir sürü cümle kurdunuz ve her sözünüz peygamber sözü gibi dinleniyor karşınızdaki kişi tarafından. İşte o meşum gün geldi, sinirlenip bir söz ettiniz. Karşınızdaki insanın gözlerindeki düşkırıklığı ve geri çekilme canınızı yaktı. Anlatmak istediniz, yanlış anladığını, öyle demek istemediğinizi...

Makus bir talih gibi gelip gelip o noktada tıkanıyorsunuzdur hep. Orayı bir aşabilseniz, alkışınızı alıp, belki bir prima olarak seyircilerinizi selamlayıp ayrılacaksınızdır hayat sahnesinden.

Ama "Top yine auta çıktı."

Gülşen Uslu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder