Hayata geç gelmişim duygusunu hep
hissetmişimdir. Radyo ile ilgili bu yazıyı hazırlamak için araştırmalara
başlayınca bu duygum daha da çoğaldı. O yılları onlarla yaşamak isterdim. O
ilkleri ve idealleri… Hiç okul yüzü görmemiş bir anne ve babanın dört
çocuğundan biriyim. Annem ve babam kendi kendilerine okuma yazma öğrenmişler.
Biz dört kardeş ise üniversite mezunu olmayı başardık. Ama bilseniz ne
zorluklarla… Bir keresinde bir arkadaşıma da dediğim gibi biz aslında TRT’nin
çocuklarıyız. TRT radyolarından ve televizyonundan öğrendik hayatı ve
idealleri. Dünyaya kör ve sağır olmamayı TRT sayesinde başardık. Bize okuma
sevgisi, sağlam ahlak, azim kattığına inanıyorum. Çocukken TRT’ye spiker olmak
isterdim ve ayna karşısında program sunma taklitleri yapardım. Hala kendi kendime yüksek sesle şiirler
okurum, kendimi bir radyo programında hayal ederek.
İşte ulaştığım bilgilerden birazı:
İletken
bir ortam kullanılmaksızın, bir noktadan diğerine hava yoluyla ses iletme fikri
üzerinde bilim adamı ve mucitler 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren
deneylere başlarlar.
Elektromanyetik bir sinyalin havada
taşınabileceğine ilişkin teoriyi İskoç matematikçi ve fizikçi Maxwell ortaya
atmıştır.
Alman fizikçi Hertz, bu teoriyi gerçekleştirdi ve ilk defa radyo dalgalarını
buldu ve iletti. Frekans birimi olan Hertz onun adıyla anılmıştır.
Guglielmo Marconi bir mucit ve aynı
zamanda bir işadamı olarak Hertz'in buluşunu geliştirdi ve 1896'da ilk telsiz
sinyalini iletmeyi başardı. Ama ülkesi İtalya'da bu buluşu ilgi görmeyince
İngiltere'ye, ardından da ABD'ye gidip şirketini kurdu, patentini aldı. I.
Dünya Savaşı'nda Marconi'nin telsizi deniz aşırı iletişimin ve savaş sanayinin
vazgeçilmez bir parçası oldu.
24 Aralık 1906 yılında Kanadalı Prof.
Fessenden, radyo yayınlarının ilkini ABD Massatchussette'de gerçekleştirdi. İlk
yayın, keman sololarından ve İncil'den bazı parçaların okunmasından
oluşmaktaydı. New York limanındaki gemiciler, telsizlerinden duydukları
melodilerin melekler tarafından söylenildiğini sanmışlardı.
De Forest, ses ve müzik iletimini daha
da iyileştirdi. 1908'de Eiffel Kulesi'nden yaptığı yayınla tüm Paris'e klasik
müzik dinletti. 1910 yılında ünlü tenor Caruso'nun konserini, opera binasından
canlı olarak New Yorklular'a aktardı. Bu yayını çok küçük bir dinleyici grubu
alabilmişti.
I. Dünya Savaşı'ndan sonra Amerikalılar,
reklam iletmek için radyodan faydalanabileceklerini keşfettiler. Böylece radyo
bir sanayi üretimine dönüştü.
1930'larda sadece ABD'de değil,
Avrupa'da da Woody Allen'in ünlü filmindeki gibi "Radyo Günleri"
başlamıştı artık. Amerikalılar radyoya ticari meta olarak bakarken, Avrupalı
devletler bir şekilde radyoya müdahale edip, yayınları devlet kontrolüne
aldılar.
II. Dünya savaşından sonra radyonun
ciddi ve tehlikeli bir rakibi vardır artık: Televizyon. Ve bu yeni aygıt
radyonun egemenliğini tehdit etmektedir. Nitekim 50'lerde ABD'de, 60'larda
Avrupa'da, televizyon üstünlüğü ele geçirir. Bu durumdan sonra radyo cihazı
ucuzlar, küçük ve kullanışlı bir hale gelir. Lambalı radyoların yerini 50'lerde
transistörlü radyolar alır. FM radyoculuğu yaygınlaşır. Derken radyo arabalara,
işyerlerine, mutfağa ve çocuk odalarına girer.
1970'li yıllarda Avrupa'da devlet
tekelinde olan radyo "Özgür Radyo" sloganı altında yavaş yavaş
çözülür. Başlangıçta yasal olmayan pek çok radyo istasyonu açılır. Gençlik bu
radyoları sahiplenir ve yerel radyoculuk gelişir, devlet tekeli kırılır.
TÜRKİYE'DE RADYOCULUK
20 Mart 1923 tarihli Tevhid-i Efkar
gazetesi bir müjdeli haberi yayınlıyordu:
"Şehrimizde Telsiz Telefon
tecrübeleri... Darülmuallimin muallimlerinden Rüştü Bey (Uzel) bir aydan beri
İstanbul halkına dahi, Avrupa ve Amerika'da birden bire fevkalade taammüm eden
telsiz telefon hakkında fikir verebilmek için tecrübeler yapmaktadır. Dün
Darülmüallimin konferans salonundan bir nutuk, ney ile çalınan bir zeybek
şarkısı terennümatı, Darülfünun'dan vazıh bir surette dinlenebilmiştir."
Kurtuluş Savaşı sırasında iletişim
gereksiniminin karşılanması için Ankara ve İstanbul'da telsiz istasyonlarının
kurulması kararlaştırılır. İhale yapılır. Alman Siemens ve Fransız TSF
şirketleri başvurur. Pazarlık sonucu 1925'te vericilerin yapımına başlanır.
Vericiler 1927'de hizmete sokulur. Güçleri 20-50 kW arasında değişen bu
vericilerin ikisine radyo yayını yapacak donanımlar da eklenmiştir. Vericilerin
yeri İstanbul'da Osmaniye (bugünkü adıyla Hasdal) ve Ankara'da Babarahman
(bugünkü adıyla Telsizler)'daydı.
Devlet, PTT eliyle bir Fransız şirketine
10 yıl süreyle radyo yapımını ihale ettikten sonra, Türk Telsiz Telefon A.Ş.'yi
kurdu. Devlet eliyle kurulan bu şirketin gelir kaynakları sınırlıydı. Radyo
alıcısı kullananlar şirkete yılda 10 TL ruhsatname ücreti ödüyorlardı.
Aynı sıralarda Telsiz dergisi de
okurlarına "Bedava telsiz alıcısı" kuponları veriyordu.
Ankara'da deneme yayınının başlangıç
tarihi için kesin bir tarih
bilgisi yoktur. 1927 Kasımı'ndan itibaren kabul edilir. Yayın, Ankara Palas'ın
bodrum katından yapılmıştı.
İstanbul'daki ilk deneme yayını İstanbul
Büyük Postahanesi'nden, sonraları Ambassador Oteli'nden ve Galatasaray
Postahanesi'nden yapılmıştır.
İlk yayın, 6 Mayıs 1927'de İstanbul'da
başladı. İstanbul Büyük Postahanesi'nin üst katında bir oda stüdyo haline
getirilmişti. Akustiği sağlamak için duvarlar kumaşla kaplanmış, yere halılar
serilmiş, ortaya ayaklı bir mikrofon konmuş ve etrafına sandalyeler
yerleştirilmişti. Stüdyo hazırdı. Program arasında spiker "Beş dakika
istirahat." der ve bir metronom çalışmaya başlardı. İşi biten sanatkarlar
stüdyodan çıkar, dışarıda bekleyenler içeri girerlerdi. İlk yayını halk
dinleyebilsin diye postahanenin
kapısının üzerine bir verici yerleştirilmişti.
İlk radyo spikeri Sadullah Bey
(Evrenos)'dir. İlk anons şöyleydi: "Alo, alo muhterem samiin, burası
İstanbul Telsiz Telefonu 1200 metre tul-i mevç, 250 kilosaykıl... Bugünkü
tecrübe neşriyatımıza başlıyoruz."
Yayınlar akşam İstiklal Marşı'yla
açılıyordu. İstanbul Radyosu 4,5 saat, Ankara Radyosu 3 saat yayın yapıyordu.
Bu zaman diliminde müzik yayınları önemli yer tutuyordu. Telsiz Telefon
Alaturka Musiki Heyeti fasıl müziği, Telsiz Telefon Stüdyo Orkestrası ise batı
müziği çalıyordu.
Akşam neşriyatının 26 Kasım 1927 tarihli
radyo programı:
19.00 Stüdyo Musiki Heyetinden şevkefza
faslı.
19.30 Esham ve tahvilat borsası
haberleri.
19.40 Telsiz Telefon Orkestrası.
20.10 Zahire borsası haberleri.
20.20 Telsiz Telefon Musiki Heyeti.
20.50 Anadolu Ajansı Haberleri
21.00 Telsiz Telefon Orkestrası.
21.30 Teganni (Matmazel Apostoldi
tarafından)
Sadullah Evrenoz'dan sonra Mesut Cemil
hem spiker hem de saz sanatkarı olarak, Eşref Şefik özellikle spor
müsabakalarını anlatmak için radyoda göreve başladılar.
İstanbul Radyosu'nun ilk sanatçı kadrosu
şöyleydi: Tanburi Cemil Bey, Neyzen Tevfik (Kolaylı), Kemençeci Ruşen Ferit
(Kam), Tanburi Refik Fersan, Kanuni Vecihe Daryal Hanım, Kanuni Ahmet Yaratan,
Kemani Cevdet (Çağla) ve ilk hanende Zeki (Çağlarman) Bey. Mesut Cemil bu saz
heyetine hem şeflik hem spikerlik yapardı. İlk sanatçılar 3-5 lira alırlardı.
20 Temmuz 1934'te Kadıköy Fenerbahçe Stadı'ndan ilk naklen futbol
maçı yayını gerçekleştiriliyordu.
Fenerbahçe ve Avusturya'nın WAC takımlarının maçı. Spiker Eşref Şefik'ti.
1935-36 yıllarında Ankara Radyosu kültür
ve sanata ilişkin "Edebiyat Saati" "Şiir Saati" "Türk
Dili Araştırma Kurumu Saati" programlarının yayınına başladı. Köylülere
yönelik "Ziraat Vekaleti Saati", çiftçilere yönelik "Meteoroloji
Saati" "Arıcılık" programları hazırlıyordu. 1936'da çocuk
yayınları da hazırlanmaya başlamıştı. "Çocuk Saati" programı
geleceğin radyocu ve tiyatrocularını yetiştirmişti.
31 Kasım 1938'de Ankara Radyosu bugünkü
binasına taşınıyordu. Yayın süreleri ve söz yayınları artmıştı artık. II. Dünya
Savaşı sıralarında, siyasal istek doğrultusunda "Milli Kahramanlık
Menkıbeleri" ve "Yurt Bilgisi ve Sevgisi" programları yayınlanıyordu.
İstanbul Radyosu'nda köylülere yönelik
programlar yoktu. Kültür ve sanat adına Şehir Tiyatrolarından naklen yayınlar
gerçekleştiriliyordu. İstanbul Radyosu da 19 Kasım 1949'da Harbiye'deki bugünkü
binasında 150 kW vericisiyle sürekli yayınlarına geçti.
Haber bültenlerinin başlıca kaynağı
Anadolu Ajansı'ydı. Ajans'tan gelen teleks şeridindeki haberleri spiker okurdu.
O yüzden haberleri dinlemek isteyen halk, "Ajansı dinleyelim."
derlerdi.
1946-1960 yılları arasında radyo
oyunları çok rağbet görmeye başladı.
1949 sonlarında radyolar reklam
yayınlarına başlarlar.
Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle,
ABD ile artan ilişkiler sonucu, "Unesco Saati" "Türkiye'de
Marshall Planı" ve "Birleşmiş Milletler Saati" gibi yayınlar ve
her cuma sabahı Kur'an ve mevlit yayınları başlar.
1 Ekim 1958'den sonra Vatan Cephesi'nin
kurulmasıyla, radyo yayınları bir siyasal partinin çıkarına kullanılmaya başlar
ve eleştirilir. Bunun sonucunda da radyo Türkiye'de bir rejim sorunu haline
gelir.
Siyasal gerginlik ve öğrenci olayları sonucu
27 Mayıs 1960'da Silahlı Kuvvetler yönetime el koyar. 1961 anayasası hazırlanır
ve 121. madde radyo ve televizyon yayınlarının özerk ve tarafsız bir kurum
tarafından yapılmasını hükmeder. Böylece özerk TRT'nin ilk adımları atılır.
TRT 1964'den itibaren yayın saatlerini
arttırdı ve 1967 yılında tüm Doğu Anadolu'ya yayın yapacak olan Erzurum
Radyosu'nu kurdu. 1971 yılında da Antalya Radyosu yayına başladı.
1968 yılında TRT, televizyon deneme
yayınlarına başlar.
1971 yılında 12 Mart Muhtırası verilir. TRT'nin
özerkliği kaldırılır. Tarafsız yayın kurumu ibaresi kalır.
12 Eylül 1980 Askeri Harekattan sonra
yapılan 82 anayasasında denetim mekanizması olan Radyo Televizyon Yüksek Kurulu
(RTYK) kurumlaştırılır. Daha sonraki yıllarda Radyo Televizyon Üst Kurulu
(RTÜK)'na dönüşür.
1974'te radyo yayınları TRT1, TRT2, TRT3
yayın postaları adlarıyla yayınlarını sürdürdüler ve 24 saatlik kesintisiz
yayına geçtiler. TRT1 geniş halk kitlelerine ulaşması amaçlanan Türk Halk
Müziği, Türk Sanat Müziği ve çok sesli müzik yayınlarını çoğalttı. TRT2
kültürel yayınlar ve çok sesli çağdaş müzik ağırlıklıydı. TRT3 kaliteli müzik
yayınını amaçlamıştı.
1987 sonbaharında dördüncü bir radyo
kanalı FM bandından yayına başlar. Radyo adları Radyo1, Radyo2, Radyo3 ve
Radyo4 olarak değiştirilir.
1985 yılı Haziran'ında özel radyo kurma
izni için TRT'ye 106 adet başvuru yapılır. Hürriyet, Türkiye, Sabah Gazeteleri,
Karacan Yayınları ve Nadir Grubu da başvuranlar arasındadır. TRT'nin
itirazlarına rağmen, 1989'da birçok özel radyo yayına başladı. 1992 yılından
sonra da hızla çoğaldı.
RADYOMUZDAN PORTRELER
Hayrettin Hayreden
1889'da Şam'da doğdu. 1907'de Harbiye'yi
bitirdi. 1 Eylül 1927'de Türk Telsiz Telefon şirketine fen memuru olarak
atandı. 1936'da İstanbul Stüdyosu müdürü, 1937'de Ankara Radyosu müdürü oldu.
1962'de kaybettik.
Mesut Cemil
1902'de İstanbul'da doğdu. Tamburi Cemil
Bey'in oğludur. Hukuk Fakültesi'nde öğrenciyken, Saadettin Arel tarafından
müzik öğrenimi için Berlin'e gönderildi. İlk radyo yayınlarında görev aldı. Saz
sanatçısı, koro şefi, programcı ve spiker olarak Türk radyoculuğuna hizmet
etti. 1963'de kaybettik.
Eşref Şefik Atabey
1896'da İstanbulda doğdu. Mekteb-i
Sultani'yi (Galatasaray Lisesi) bitirdi. Siyasal Bilgiler okumak üzere Paris'e
gitti. I. Dünya Savaşı başlayınca, Türkiye'ye döndü. İleri gazetesinde
gazeteciliğe başladı. Boks ve güreşle ilgilendi. Boks Federasyonu'na ilk başkan
oldu.
Spikerliğin yanı sıra naklen yayınlarda
esprili tarzıyla ve usta anlatımıyla ün kazandı. 1980'de kaybettik.
Sadi Yaver Ataman
1906'da Yanya'da doğdu. Diş Hekimliği
okurken, Darülelhan'a devam etti. 1938'de Ankara Radyosu'nda folklorik
araştırmalar yaptı ve yayınladı. 1949'da İstanbul Radyosu'nda "Memleket
Havaları" programı yaptı. Türk Halk Müziği yayınlarını yönetti. Radyodan
ayrıldıktan sonra bile folklöre hizmet etmeye devam etti. 1994'te kaybettik.
Nevzat Atlığ
1925'te Denizli'de doğdu. Keman ve
musiki dersleri aldı. İstanbul Tıp Fakültesi'nde okurken, Üniversite'nin
korosuna şef oldu. 54-58 yılları arasında İstanbul Radyosu'nda müdür olarak
çalıştı. 1963'te Mesut Cemil'in ölümünden sonra Klasik Koro'nun şefi oldu.
1976'da Kültür Bakanlığı Devlet Klasik Türk Müziği korosu şefliğine getirildi.
1985'de profesör, 1987'de Devlet Sanatçısı ünvanlarını aldı. 1959 yılında Nevzat
Atlığ ve Baki Süha Ediboğlu "Bestekarlarımızı Tanıyalım" adlı
programı hazırlayıp canlı olarak yayınladılar.
Necdet Mahfi Ayral
1906'da İstanbul'da doğdu. 1932'de
Darülbedayi'de tiyatro yaşamına başladı. Aynı yıl İstanbul Büyük
Postahanesi'nden yayın yapan İstanbul Radyosu'nda canlı olarak yayınlanan
temsillerde görev aldı. Pek çok oyun ve film seslendirdi. Özellikle İtalyan
Komedyen Toto'yu seslendirmesiyle sevildi. 18 yıl sahne amirliği, 15 yıl Muhsin
Ertuğrul filmlerinde reji asistanlığı yaptı. Halen sahne çalışmalarını
sürdürmektedir.
Emel Gazimihal
1912'de Sultanahmet'de doğdu. Arnavutköy
Kız Koleji mezunudur. 1937'de Türkiye'nin ilk kadın spikeri olarak Ankara
Radyosu'nda göreve başladı. Atatürk'ün isteğiyle BBC'ye gönderildi. II. Dünya
Savaşı yıllarında dünyada savaş haberlerini okuyan ilk kadın spikerdi.
1954-1962 yılları arasında İstanbul Radyosu'nda baş spikerlik yaptı. 1962'de
emekli oldu.
Özcan Atamert
İstanbul'da doğdu. Devlet Güzel Sanatlar
Akademisi'ni bitirdi. 1959'da Ankara Radyosu'na girdi. Türkiye'nin ilk kadın
spor spikeridir. 1962'de Bayanlar Balkan Kros Şampiyonası'nı sunmuştur. Ayrıca
"Ünlü Orkestralar ve Şefleri" "Caz ve Hafif Müzik
Dünyasından" "Caz Festivalleri" "Ayın Sanat Olayları"
programlarına imza attı.
Orhan Boran
1928'de İstanbul'da doğdu. Galatasaray
Lisesi'ni bitirdi. İstanbul Radyosu'nda Ekrem Reşit Rey'in asistanı olarak
çalışmaya başladı. Pek çok programı hazırladı. 4 yıl BBC'de çalıştı. Dönüşünde,
içinde Orhan Boran ve Yuki adlı bölümünde yer aldığı "Leyleğin Ömrü" programını
hazırladı. Televizyona sohbet programları yaptı.
Fecri Ebcioğlu
1927 İstanbul'da doğdu. İstanbul Erkek
Lisesi mezunudur. Amerika'da hava trafik uzmanlığı okudu. Fenerbahçe ve Adalet
futbol takımlarında kalecilik yaptı. İstanbul Radyosu'nda disk-jokey olarak
programlar yaptı. Türkçe Sözlü Hafif Müziği'ni yaygınlaştırdı ve sevdirdi.
1989'da kaybettik.
Halit Kıvanç
1926'da İstanbul'da doğdu. İ.Ü. Hukuk
Fakültesi mezunudur. 1955'te radyoda sunuculuk, 1956'da maç spikerliği, 1964'te
televizyonda sunuculuk, 1966'da sahnede sunuculuk yaptı. TRT kesintisiz olarak
televizyon yayınlarına başlayınca, 1969'da televizyonda göreve başladı. 100'e
yakın ödül aldı. BBC'de çalıştı. 20 kitap yazdı.
Sezen Cumhur Önal
Akseki doğumludur. İstanbul İl Stüdyosu
kurulunca, yıllarca süren "Plaklar Arasında" adlı programı hazırladı.
Bir yandan sunuculuk ve şarkı sözü yazarlığı yaptı. Yabancı aranjmanlara
yaptığı Türkçe sözlerle tanındı ve sevildi. 1999'da Devlet Sanatçısı oldu.
Kayhan Öztepe
1946'da Ankara'da doğdu. DTCF mezunudur.
1974'te Ankara Televizyonu'na kurgu elemanı olarak girdi. 1976'da İstanbul
Televizyonu'nda yardımcı prodüktör olarak çalıştı. Kendi isteğiyle İstanbul
Radyosu prodüktörü oldu. "Yıldız Yağmuru" "Yeditepeden"
"Boğaziçinden" müzik programlarını yaptı.
1964'te prodüktör olarak göreve başladı.
17 yıl İstanbul, Ankara ve İzmir radyolarında genel müdürlük yaptı. İstanbul
Televizyonu'nda yapımcı-sunucu olarak çalıştı. "Ben Bilirim"
"Banko" "Joker" adlı yarışmaları sundu. Eurovision Şarkı Yarışmalarında
Türkiye ve yurtdışı finallerinde görev yaptı.
Yazımda ihmal ettiğim o kadar çok bilgi
ve kişi var ki… Türk Sanat Müziği’ne yaptığı katkılarla Alaeddin Yavaşça,
Saadettin Öktenay, Fethi Karamahmutoğlu, Sadun Aksüt, Zeki Müren ve diğerleri;
Türk Halk Müziği’nde Ahmet Gazi Ayhan, Yücel Paşmakçı, Nida Tüfekçi, Özay
Gönlüm ve diğerleri; Altan Varol, Nedret Selçuker, Ekrem Reşit Rey, Cemal Reşit
Rey, İlham Gencer, Hakkı Devrim, Feridun Fazıl Tülbentçi, Celal Şahin, Hüseyin
Başusta, Korkmaz Çakar ve diğerleri beni affetsinler.
Gülşen Uslu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder