FİLM MÜZİKLERİ
70'li yılların sonlarında henüz bacak kadarken, nereden merak
saldımsa, radyolardan dinlediğim film müziklerini ve müzikallerin şarkılarını
kaydetmeye başladım. Özellikle TRT 3'te Atilla Dorsay, Sezen Cumhur Önal ve
İzzet Öz'ün hazırladığı programları kaçırmazdım. En büyük düşüm ise bir gün çok
zengin olup bu müzikallerin filmlerini de arşivlemekti. Ama halen zengin olmayı
başaramadığım için bu güzel düşüm, belleğimdeki yerini koruyor.
Filmlerde ses ve müziği bir arada bulundurma ihtiyacı 3 temel
nedenden doğmuştur.
Teknik neden: Sinema makinesi öyle gürültüyle
çalışırdı ki, seyirci bu sesi işitmesin diye başka bir sesle bastırmak isteyen
sinemacılar, önceleri salonda piyanist bulundururlardı. Film akarken bu
piyanistler de tuşlarda gezinirlerdi. Hatta filmden notlar alıp özel besteler
yapan piyanistler bile vardı.
Psikolojik neden: Sinema, 1927 yılına kadar dilsizdi.
Seyirciler karanlıkta ve sessizce bu görüntüleri izlemekten ürkerlerdi. Bu
yüzden sinema salonlarında, bir
ses ihtiyacı psikolojik olarak vardı. Bundan sonraki beş yılda görüntü ve sesi
aynı anda veren senkron projeksiyon aygıtları gelişti.
Kültürel neden: Opera, sirk veya şarkılı kahvelerde,
müzik ve gösteri bir arada vardı zaten. Sinemanın gelişmesiyle, gösterinin
müziklenmesi doğal olarak gelişti.
1927 yılında ilk sesli film Alan Crosland tarafından çekildi; Caz
Şarkıcıları. Bu filmle birlikte bir tartışma başladı. Görüntüyü tamamlayan bir
müzik anlayışı mı yoksa yüzde yüz müzikal bir film mi? Sonuç olarak, sinemanın
yaratmak istediği hayal dünyasını seyirciye kabul ettirmede, müziğin rolünü
kimse yadsıyamadı.
Film müziklerinin büyük isimlerinden bazıları şöyledir:
H. King'in 1938 yılında çektiği Gösteriş Budalası filminin
müziklerinin bestecisi Alfred Newman.
O. Walles'in 1941'de çektiği Yurttaş Kane filminin müziklerinin
bestecisi Bernard Hermann.
A. Hitckock'un 1945'te çektiği D'Edwardes'in Evi filminin
müziklerinin bestecisi Miklos Rozsa.
Ch. Walters'in 1953 yılında çektiği Lili filminin müziklerinin
bestecisi Bronislaw Kaper.
D. Lean'ın 1965 yılında çektiği Doktor Jivago filminin
müziklerinin bestecisi Maurice Jarre.
S. Spielberg'in 1975'te çektiği Jaws ve G. Lucas'ın 1977 yılında
çektiği Yıldızlar Savaşı filmlerinin müziklerinin bestecisi John Willams.
MÜZİKALLER
Yirminci yüzyılın başlarında ve I. Dünya Savaşı sonrasında operet,
vodvil, bale ve fars Brodway'da olgunlaşıyor ve oradan Hollywood'a, oradan da
tüm dünyaya yayılıyordu.
Müzikal filmler, İngiltere, Almanya, Mısır ve Hindistan
sinemalarında da çok seyirci buluyordu ama kalabalık, masraflı revü ve showlar
Hollywood'dan çıkıyordu. Bu dönemde Fred Astaire ve Ginger Rogers şahane bir
ikili olarak ortaya çıkmıştı. Bu ikiliyle aynı dönemde, Vincente Minelli, Gene
Kelly ve Robert Wise da sinemada Kartpostal Mutluluğu denilen görüntüleri
filmleriyle vurgulayıp duruyorlardı.
Şarkıları ve danslarıyla yüzde yüz sesli ilk müzikal film 1929
yapımı Brodway Melodisi'dir. Nacio Brown ve Arthur Freed müziklendirmişlerdi bu
filmi.
Cole Porter, 1934'te Neşeli Dul (The Gay Divorce), 1946 yılında
Cary Grant'ın oynadığı Gece ve Gündüz (Night and Day) filmlerini
müziklendirdikten sonra çok aranılan bir isim olmuştu.
Gershwin de özellikle 1954'te Glenn Miller'in Hikayesi filminde
yaratmış olduğu melodilerle ölümsüzleşmiştir.
Bing Crosby, 1946 yılında Mutluğun Melodisi ve 1956 yılında Yüksek
Sosyete filmlerinde söylediği şarkıları hem çok satmış, hem de yumuşak sesli
şarkıcı tipini somutlaştırmıştı. Nat King Cole ve Frank Sinatra da aynı ekolden
şarkılarla adlarını dünyaya duyurdular.
Gene Kelly 1939 yılında çevirdiği Şen Denizciler (On The Town), 1951'de Paris'te Bir Amerikalı, 1952'de Yağmur Altında (Singing in the Rain), 1955'de Eğlenceler Beldesi (Brigadoon) filmleriyle, hem şarkıcı Bing Crosby ile hem de dansçı Fred Astaire ile boy ölçüşüyordu.
Judy Garland 1954 yılında, Bir Yıldız Doğuyor (A Star is Born)
filmiyle büyük çıkışını yapıyordu.
Daha sonra bu filmin birçok versiyonu çevrildi. Kris Kristoffersen ve Barbara
Straisand'ın yetmişli yılların sonunda çevirdiği aynı adlı filmi örnek
verebiliriz. Hatta Türkiye'de bile Sezen Aksu ve Bulut Aras'ın başrollerini
oynadığı bir sinema, Mehmet Aslantuğ
ve Arzum Onan'ın oynadığı televizyon versiyonu Bir Yıldız Doğuyor adıyla
çevrilmişti.
1961 yılında çevrilen Batı Yakasının Hikayesi (West Side Story), güçlü öyküsü ile başka filmlere esinti kaynağı oluyor, tiyatroya uyarlanıyordu. Filmin müzikleri klasikleşmiş hit şarkıların içinde yer alır.
Kabare filmleri, 1930 yılında Marlene Dietrich'in oynadığı Mavi
Melek (The Blue Angel) filminden sonra çoğalır. 1960 yılında Shirley
MacLaine'in oynadığı Kan Kan, 1970 yılında Liza Minelli'nin oynadığı Kabare
(Cabaret), kabare filmlerinin en ünlüleridir.
Fransızlar, müzikal filmleri çok üretmemişlerdi. Onların
müzikallere katkısı, Hollywood'a gönderdikleri oyuncu ve bestecilerle sınırlı
kalmıştır. Maurice Chevalier, 1958'de Gigi filmini yurttaşı Leslie Caron ve
Louise Jourdan'la çevirmiş ve Amerikan sinemasına Fransız aşık temasını
kazandırmıştı. Ayrıca Gene Kelly tarafından keşfedilip, filmlerde oynayan
Leslie Caron, 1953'te Mel Ferrer'le oynadığı Lili ve aynı yıl Gene Kelly ile
oynadığı Pariste Bir Amerikalı filmleri ile adını Hollywood'un ünlü caddesine
yazdırıyordu.
Hint sineması her zaman müzikallerde biz de varız, dedi.
Yaptıkları müzikallerin en ünlüsü 1951 yılında Raj Kapoor'un çevirdiği Avare
(Avara) filmidir.
Müzikallerle ilgili anımsattıklarımdan çok daha fazlası elbette
var. Marilyn Monroe'nun oynadığı Erkekler Sarışınları Sever, Rita Hayword'un
oynadığı Karmen'in Aşıkları, Barbara Straisand'ın oynadığı Hello Dolly ve Funny
Girl... Daha yüzlercesi...
Bizim sinemamızda müzikal yok diyebiliriz. Batılı anlamda kalabalık kadrolu ve danslı filmler yapılmamıştır. Daha çok devrin hit şarkılarının söylendiği şarkıcılı filmler çevrilmiştir. 1980'de Türker İnanoğlu, Haldun Dormen'in süpervizorlüğünde, Renkli Dünyalar adıyla gösterime girecek olan filmin senaryosunu Orhan Aksoy'a yazdırmıştı. Kadroda Erol Evgin, Gülşen Bubikoğlu, İzzet Günay, Nevra Serezli, Adile Naşit, Ayşen Gruda vardı. Müzik Melih Kibar, söz Çiğdem Talu. Haldun Dormen anılarını yazdığı Antrakt adlı kitapta bu filmle bağlantısı olmasına hep üzüldüğünü söyler. Yani sinemamızda müzikalin sadece denenmiş olduğunu söyleyebiliriz.
TRT de bazı müzikalleri televizyona uygulama projesini geliştirmiş
ve bu amaçla 1973 yılında, Rey kardeşlerin yazdığı, öyküsü 30'lu yıllarda
Suadiye'de geçen Lüküs Hayat müzikali televizyona uygulanmış, ama bu ünlü
müzikal bile tiyatrodaki kadar ilgi görmemiştir.
Türkiye'de müzikal, tiyatro anlamında varolmuştur hep. Osmanlı döneminden beri kantolar, düettolar çok rağbet
görmüştür. Dünyada çok ünlü olan
müzikaller Türkiye'de de uyarlanıp oynanmıştır. Batı Yakasının Hikayesi,
Damdaki Kemancı, Kaldırım Serçesi gibi...
1971 yılında Engin Cezzar-Gülriz Sururi Tiyatrosu Hair müzikalini
uyarlar. Kadroda Neco (Nejat Yılmaz), kardeşi Mithat Yılmaz, Füsun Önal, Uğur
Akdora, Ahmet Olcayto, Dağhan Baydur vardır. Haftada 9 kez gösterilen müzikal,
haftalarca kapalı gişe oynamıştır.
1979 yılında, Sadık Şendil'in yazdığı, rejisini Cüneyt Gökçer'in
yaptığı Yedi Kocalı Hürmüz müzikal olarak hazırlanmış ve gösterime girmişti.
Müziğini Atilla Özdemiroğlu, danslarını Sait Sökmen, dekoru Refik Eren,
kostümleri Hale Eren gerçekleştirmişti. İlk kadroda Ayten Gökçer, Cihan Ünal,
Muazzez Kurdoğlu, Ayşen Gruda, Adile Naşit, Altan Erbulak, Turgut Boralı vardı.
Egemen Bostancı'nın büyük prodüksiyonlarla gerçekleştirdiği
müzikaller de çok ilgi görmüştür. 1979'da Rejisini Haldun Dormen'in yaptığı
Merhaba Müzik, Nükhet Duru, Füsun Önal, Perran Kutman, Ersan Erdura, Huysuz
Virjin ve Tolga Han Dans Grubu ile Rumelihisarı'nda başlıyordu. Sunuculuğunu
Halit Kıvanç'ın yaptığı müzikal ilk geceden izdihama uğruyordu.
1980'de çadır tiyatrosu serüvenini içeren Hisseli Harikalar
Kumpanyası, Çiğdem Talu'nun sözlerini yazdığı;
Hisseli Harikalar
Kumpanyası,
Açıyor perdesini açıyor,
Harikalar dünyası burası
Herkese neşe saçıyor.
şarkısıyla açılıyordu. Şarkıyı Kartal Kaan seslendiriyordu. Melih
Kibar'ın müziklerini, Esin Engin'in aranjelerini yaptığı müzikal çok büyük bir
başarı kazanıyordu. Erol Evgin, Adile Naşit, Ayşen Gruda, Kartal Kaan, Belkıs
Dilligil, Ayten Arman ve Huysuz Virjin için yazılmış rolde de Mehmet Ali Erbil
oynuyordu. Şan Tiyatrosu'nu tıklım tıklım dolduran müzikalin rejisi Haldun
Dormen'e aitti. Bu müzikaldeki genç dansçılar, sonradan Türkiye'nin çok önemli
isimleri oldular: Serap Aksoy, Çiğdem Tunç, Oktay Keresteci, Yonca Evcimik,
Melih Çardak, Yaprak Özdemiroğlu, Yavuz Özden, Burçin Orhon.
1983'e gelindiğinde yine Haldun Dormen ve Egemen Bostancı bir
müzikal daha yaratırlar. Şen Sazın Bülbülleri. Kadroda, Nevra Serezli, Adile
Naşit, Lale Belkıs, Erol Evgin, Ayşen Gruda, Belkıs Dilligil, Ayten Erman, Uğur
Yücel, Ergun Köknar, Gaffur Uzuner, Ateş Böceği Ercan ve Necla Nazır vardır.
Müziklerini Ali Kocatepe, Çetin Akçan ve Necdet Tokatlıoğlu yapmıştır.
Egemen Bostancı gittiği için mi bilmiyorum, artık böyle
prodüksüyonlar görmüyoruz; hazırlanışı ve sahnelenişi büyük sükse yapan Evita
müzikali dışında. Ama birinin Haldun Dormen'in düşünü gerçekleştirmesine yardım
etmesi gerekiyor. 80'li yıllarda Çöpçatan adıyla sahneye koyulan Ayfer Feray'ın
oynadığı, ama Haldun Dormen'in, Perran Kutman'ın oynamasını düşlediği Hello
Dolly projesi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder