"Bir adam, bir gün kendine koza
ören bir tırtılı izlemeye başladı. Birkaç gün sonra kozada bir hareket başladı.
Ve tırtıl muhteşem bir kelebek olarak yeniden doğmak için kozadan çıkmaya
gayret etmeye başladı. Saatler süren bu çabasına, adam sabredemedi ve kozayı
keserek, kelebeği çıkardı. Kelebek çıktı çıkmasına ama, kanatları tam
oluşmamıştı ve bir-iki günlük ömrünü yerde sürünerek geçirdi. Adam anladı ki
muhteşem bir kelebek olmak ve uçabilmek için saatler süren o kozadan çıkma
gayretine ihtiyaç var. Çünkü o gayret tırtıla kanatlarını kazandırıyor."
Üniversitedeyken biz öğrencilere bir
soru sorulmuştu. Her şeyin yolunda olduğu, büyük acıların ve büyük
mutlulukların olmadığı, risksiz, heyecansız ama ihtiyaçları karşılanmış bir
yaşam mı; yoksa bütün duyguların maksimumda yaşandığı, büyük gayret, büyük
çaba, büyük başarı, büyük heyecanların olduğu bir yaşam mı? Teste muhatap olan
otuz öğrencinin yirmi dokuzu ilk cevabı vermişti. Bir tanesi ise ikinci cevabı.
Bilin bakalım o kimdi? Bildiniz, ben. Bir grup hoca başıma toplanıp beni
inceledi. Prosedüre göre yanlış cevap
vermiştim. Daha da kötüsü psikolojimde ya da kavrayışımda bir eksiklik vardı
onlara göre. "Bak yavrum!" diye başlayan bir sürü cümle kurdular.
Gülmemek için kendimi zor tuttum. Sonra onlara "Bir Genç Kız
Yetişiyor" adlı yazımda sizlerlerle paylaştığım zorluk dolu yaşam öykümü
anlattım. İstediğim her şeyi çok zor elde etmiştim. Hiçbir şey bana
sunulmamıştı. Ama bunun arkasından gelen başarı öyle bir mutluluk getiriyordu
ki birinci şıkkı cevaplayanların asla bilemeyeceği bir mutluluktu bu. "Ya
acılar!.." dediler bana. "Acılar da maksimumda yaşanacak."
"Acı çekmekten neden korktuğunuzu anlamıyorum." diye cevap verdim.
"Acılarda öğrenmek var, büyümek var, anlamak var, çoğalmak var, empati
var, tekamül var; ayrıca hayata karşı güçlü olma gücü ya da direnci var. Ben de
güçlü acılar yaşadım ve yaşadığım acılar bana üç yüz tane şiir yazdırdı; yani
Nazım Hikmet o acıları yaşamamış olsaydı o büyük ve muhteşem şiirleri yazabilir
miydi?" dedim. Ağızları açık bakakaldılar bana. Tabi ki geçer not aldım.
Henüz bir tırtılken kendinize bir koza
örmeye başlayın. Tırtıl olarak yaşamak zordur. Sürünerek geçer ömrünüz. Oysa
hayata başka bir açıdan da bakmayı başarabilirsiniz: Yukarıdan. Evet, kozada
yaşamak haftalarınızı alacak, kozadan çıkmak gayreti saatlerinizi... Ama
muhteşem, rengarenk, çok güzel bir kelebek olarak yeniden doğabileceksiniz.
"Yaşadın mı şiir gibi yaşayacaksın." demiş ya şair. Sıradan
olmayacaksın. Yaşama şiir katacaksın, ilham katacaksın. Ya şiir olacaksın ya da
kısa ama bir şiir gibi yaşayacaksın.
Gülşen Uslu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder