Geleneksel Türk
tiyatrosu dediğimiz dönem, Batılılaşma inkılaplarının öncesindeki Türk kültürünü
yansıtan tiyatrodur. Köylü ve halk tiyatrosu diye türlere ayrılmıştır. Halk
tiyatrosu şehirlerde en çok da İstanbul’da gelişmiştir.
Geleneksel Türk tiyatrosu denince,
meddah, kukla, ortaoyunu, karagöz, köçek, çengi, hokkabaz gibi dramatik öğeli
oyunlar ve sihirbaz, perendebaz, cambaz, çemberbaz, ateşbaz (fişeklerle gösteri
yapar), hayvanbaz (köpek veya maymunla gösteri yapar) akla gelir.
Batılılaşma öncesi döneminde
en ünlü yüzlerden birkaçı şöyleydi:
Kavuklu Hamdi
(1841-1911)
1873’de ustasından Kavuklu rolü için
icazet aldı. Sultan Abdülaziz döneminde saraya alındı. Gösterilerini saray halkına
yaptı. 1875’den sonra tekrar meydan temsillerine döndü. Zuhurî Kolu’nun hem
kolbaşısı hem de kavuklusu olarak ünlendi. Ortaoyunu için birçok senaryo ve
tekerleme geliştirdi. Aksaray’daki bir tiyatroda Hayalhane-i Osmanî adlı perdeli
ortaoyunu temsilleri verdi. Burada oynadığı oyunlarla tuluat tiyatrosuna zemin
yarattı.
Kel Hasan
(1874-1929)
Yarattığı “aptal uşak”
tiplemesiyle tanındı ve sevildi. Canlılığıyla bu tipe hayat verip onu geliştirdi.
Sahneye çıkmadan önce kulisten boş bir gaz tenekesini sahneye fırlatır, eline
aldığı bir tavan süpürgesiyle sahneye girerdi. Bu alışkanlığı onun simgesi
oldu.
Küçük İsmail
(1854-1928)
Şive taklitleri ünlüydü.
Razakızade, Laz ve Acem taklitleri yapardı. Kavuklu Hamdi’nin Pişekâr’ıydı. 1876
yılında kendi tuluat topluluğunu kurdu. 1879’a kadar çeşitli oyunlarda oynadı.
Bu tarihte Ahmet Vefik Paşa’nın Bursa’da kurduğu tiyatro topluluğuna geçti.
1883’de Temaşahane-I Osmanî topluluğunu kurdu.
Hayali Küçük Ali
(1886-1974)
Saraç Hüseyin ustasıydı.
Onun yanında Karagöz’e başladı. 60 yıla yakın Karagöz oynatarak bu oyunda üstatlığı
elde etti. Derlediği Karagöz oyunlarını kitaplaştırdı: Karagöz (1969).
İsmail Dümbüllü
(1897-1973)
Birçok topluluk kurdu. Çeşitli
ortaoyunu temsillerinde oynadı. Kavuklu Hamdi, Kel Hasan, Abdi, Naşit gibi ünlü
oyunların yanında çalıştı. Onların repertuarlarına yeni tuluat oyunları geliştirip
ekledi.
18 yüzyılın başlarında
ortaya çıkan Batılılaşma hareketleri tiyatroda da etkilerini gösterdi.
Tanzimat’la birlikte Batı örneğinde yeni bir Türk tiyatrosu geliştirilmek
istendi. Geleneksel seyirlik tiyatro anlayışından farklı olan çerçeve sahnesi,
dekoru ve oyuncularıyla Tanzimat tiyatrosu, azınlıkların katkılarıyla biçimlendi.
Bu yeni tiyatro
anlayışıyla halkın eğitilmesi ön planda tutuluyordu. Geleneksel tiyatro gibi
sadece eğlendirmeyi amaçlamıyordu. Ama müslümanların sahneye çıkması yasaktı,
bu yüzden Tanzimat tiyatrosu uzun bir süre Rum ve Ermeni kökenli vatandaşlarımız
tarafından sürdürüldü.
Tanzimat tiyatrosunun
ilk yazarları:
Ali Haydar
(1836-1914)
Tanzimat
tiyatrosunda ilk trajedileri yazdı. Sergüzeşt-I Perviz (1866) oyununda bir
mirasyedinin yoksullaşmasını anlattı. İkinci eserinde sonu cinayetle biten bir
kıskançlık olayı işlenmişti (Ersas 1866). Rüya Oyunu (1875) eseri de bir manzum
komediydi.
Feraizcizade
Mehmet Şakir (1853-1911)
Ahmet Vefik Paşa’nın Bursa
valisiyken oluşturmak istediği
Bursa Tiyatro topluluğunun kurulmasına önemli katkıları oldu (1883).
Bursa’da Nilüfer (1887) ve Gündoğdu (1891) dergilerini yayımladı. Başarılı
tekniği, duru diliyle yazılmış komedileri nedeniyle Türk Molière’I olarak anıldı.
Önemli eserleri: İnatçı yahut Çöpçatan (1885), İcab-I Gurur yahut İnkılab-I
Mahabbet (1885), Evhamî (1886), Kırk Yalan Köse (1886), Yalan Tükendi (1886),
Teehhül yahut İlk Göz Ağrısı (1886).
Ahmet Vefik Paşa
(1823-1891)
Bursa Tiyatrosu’nu
kurdu. Molière’den
yaptığı çeviri ve uyarlamalarıyla tanındı. Daramaturgi ve sahneleme tekniği
konusunda yenilikler yaparak Tanzimat tiyatrosunun gelişmesine katkıda bulundu.
Halka tiyatroyu sevdirmek için, abonelik sistemleri uyguladı. Zor Nikah, Zoraki
Tabib, Kadınlar Mektebi, Merakî gibi çeviri ve uyarlama eserlerinin yanı sıra
Lehçe-I Osmanî (1877) adlı Türkçe sözlüğü hazırladı.
Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinin
ünlü tiyatrocuları:
Güllü Agop
(1840-1902)
Gedikpaşa’daki
Osmanlı Tiyatrosu’nu kiralayarak Türkçe oyunlar oynadı (1870-1880). Çevirilerin
yanı sıra yerli yazarların oyunlarını da sahneledi. II. Abdülhamit’in buyruğuyla
bir saraya alındı. Temsillerini saray çevresine sergiledi.
Dikran Çuhacuyan
(1836-1898)
Arif’in Hilesi adlı
ilk Türk opereti ile ünlendi (1872). Köse Kahya (1874), Leblebici Horhor Ağa
(1875) operetlerini besteledi. Doğu müziği ezgilerini batı müziği formlarına başarıyla
uyarladı.
Mardiros Mınakyan
(1839-1920)
Batılı Türk
Tiyatrosu’na oyuncu, yönetmen, yazar ve hoca olarak katkılarda bulundu. 1884 yılında
kurduğu Osmanlı Dram Kumpanyası ile 250 dolayında oyun, opera ve operet
sahneledi. Türk tiyatro tarihinde jübilesini yapan ve padişah tarafından Maarif
nişanıyla ödüllendirilen ilk Türk tiyatrocusudur (1912).
Ahmet Fehim
(1856-1930)
Ahmet Vefik Paşa’nın
uyarlamalarındaki rolleriyle ünlendi. Kurduğu tiyatro topluluklarıyla Anadolu
turnelerine çıktı. Darülbedayi’de öğretmenlik yaptı. İlk Türk filmlerinde yönetmen
ve oyuncu oldu.
Afife Jale
(1902-1941)
İlk defa Kadıköy
Apollon Tiyatrosu’nda Yamalar adlı oyunla sahneye çıktı (1920). Tatlı Sır ve
Odalık oyunlarında oynadı. Şehremaneti, Müslüman kadınların sahneye çıkmasını
yasaklayınca, polis tiyatroyu bastı. Darülbedayi’den çıkarıldı. Yasak kaldırılınca,
Yeni Tiyatro topluluğunda çalıştı.
André Antoine
(1858-1943)
Fransız tiyatro yönetmeni
ve oyuncusu. İstanbul Belediye Başkanı Cemil Topuzlu’nun daveti üzerine İstanbul’a
geldi (1914). Bugünkü Şehir Tiyatroları’nın temeli olan Darülbedayi-I Osmanî
topluluğunun kuruluş çalışmalarını yönlendirdi. Bir eğitim programı hazırladı
ve yetenekli öğrencileri yetiştirdi.
Gülşen Uslu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder